Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim 1, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mezheblerin Kaynağı Olan Kıyas

”Onlara, öf sıkıldım demeyin!”  Ehli sünnete göre mezhebler, dinin dört kaynağı olan Kıyas üzerine bina edilir. Kıyas, birşeyi başka şeye benzetmek demektir. Fıkhta, nasstan(Kur’an-ı kerimden, Hadis-i şeriflerden) anlaşılamıyan birşeyin hükmünü, bu şeye benziyen başka şeyin hükmünden anlamak demektir.  Kıyas, Kur'an-ı kerimin ve hadis-i şeriflerin, derin, örtülü manalarını meydana çıkarmaktır. Eshab-ı kiram da kıyas yapar, onların da ayrı mezhebleri var idi. Beydavi tefsirinde kıyas ve icmaın, İmran suresinin 108. ayetinde emredildiği yazılıdır. İbni Abidin hazretleri, “Kıyas ile anlaşılan bilgileri kabul etmiyen, doğru yoldan saparak bid'at ehli olur, muhakkak Cehenneme girer” buyuruyor.  Kıyasın delil olduğu aklen ve naklen sabittir. (Fatebiru) ayet-i kerimesine, “Bilmediklerinizi, bildiklerinize kıyas edin” manası verilmiştir. Bu ayet-i kerimenin, kıyasın caiz ve gerektiğini bildirdiği, Beydavi tefsirinde yazılıdır. 

YAVUZ SULTAN SELiM Han ve ŞAH İSMAİL ibretlik hikaye

YAVUZ SULTAN SELiM Han ve  ŞAH İSMAİL’İN SATRANÇ OYUNU Yavuz Sultan Selim Han, şehzadeliğinde Trabzon valisiydi. Osmanlı Devletinin komşusu İran’daki Safevi hükümdarı Şah İsmail’in kendileri için büyük bir tehlike teşkil ettiği ni yakından anlamış ve bunu defalarca İstanbul’a bildirmişti. Bununla da kalmayıp, İran’ın durumunu ve şahı daha yakından görmek için kıyafet değiştirip, gezici bir derviş gibi gizlice ve tek başına, uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra İran’ın başkenti Tebriz’e geldi. Şah İsmail, satranca pek meraklı ve oyunun namlı bir ustasıydı. Her gün birkaç parti saranç oynar ve sosyal durumuna bakmadan kim isterse tereddütsüz karşılaşırdı. O güne kadar kendisini mat eden çıkmamıştı. Tabii, şaha olan korkunun da bunda payı vardı. Yavuz da büyük bir satranç ustasıydı. Yollarda gelirken ve Tebriz’de geçirdiği günler içinde Safevi Devleti hakkında öğreneceklerini öğrendikten sonra sarayın yolunu tuttu.