Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos 11, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İlker Başbuğ Kafes, Ergenekon, Balyoz, 28 subat Hepsi bu dosyanin icinde.

İlker Başbuğ ile ilgili deşifre olan sır bilgi! MGK'daki görevi sırasında, kurulun en önemli bölümü, Toplumla İlişkiler Daire Başkanlığı, İlker Başbuğ'a bağlıydı. 28 Şubat sürecini başarıya götürecek olan psikolojik harp buradan yürütülüyordu. - Başbuğ, 28 Şubat süreciyle birlikte son derece kritik yerlerde görev almıştı. - Başbuğ ve Paksüt'ün yaptığı görüşmenin ortaya çıkması kamuoyuna bomba gibi düştü. - Başbuğ'a göre belge kâğıt parçasıydı. Ancak aylar süren tartışmaların ardından belgenin orijinali savcılığa gönderildi.  - Başbuğ döneminin en flaş skandalı Balyoz Darbe Planı'nın ortaya çıkması oldu. - Kafes Eylem Planı, Heronlarla ilgili tartışmalar, Parola; 'Adi Başbakan' yaşanan diğer skandallardı.. - Bülent Arınç'a suikast yapılacağı gerekçesiyle iki ay takip edilen araçta yakalananlar rütbeli asker çıkmıştı. İlker Başbuğ , Kara Kuvvetleri Komutanlığı dönemine kadar çok göz önünde olmamıştı. 28 Şubat sürecinde Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterl

ROCKÇI İMAM

ROCKÇI İMAM MI? SOYTARILIK DA SON PERDE İfade aynen bu (rockçı imam) Komik değil mi? Peki rock ne demek; rock çeşitli çalgı aletleri ile meydana gelen gürültülü müzik tarzıdır. Peki imam ne demektir; imam ise, islam dînini İnsanlara öğreten kimse demektir. Peki ikisi bir araya gelmesi mümkün mü? Elbette ki, değildir. Çünkü; müzik dinimizde kesin haram edilmiştir. Bununla ilgili birçok hadis-i şerif mevcuttur.  Son zamanlarada bu işi iyice sulandırmaya başlamaları sizce tesadüf mü yoksa böyle bir oluşum mu oluşturmaya çalışıyorlar? ( rockçı imam, islami rock yıldız felanca vb) gibi birçok isimleri duymamak zor olmasa gerek...  MÜZİK HARAMDIR İmam-ı Birgivî hazretleri buyuruyor ki: Saz dinlemekten kulaklarını korumalıdır. (Risale-i Birgivî) Mezhepsiz İbni Teymiye bile, “Şarkı ve müzik, şeytani duyguları harekete geçiren en etkili unsurlardan biridir” demiştir. (Mecmu-ul Fetava) Şarkı, Kitap ve Sünnetle yasaklanmıştır. (İmam-ı Kurtubi) Şarkı ve müzik aletlerinin haram olduğu konusunda

Uyanıklar tatile kaçar giderler, bizim gibi enayiler bayramda da çalışır

Bayram günleri "köşe yazarı milleti"( bizi unutmus Blogger yazarlari) için beladır, memlekette olay olmaz, konu bulunmaz. Yurt dışında olup biten de kimseyi ilgilendirmez, şimdi tutup da "Albert Camus'nün Jean-Paul Sartre'a yazmış olduğu bir mektup bulundu" diye anlatsam kimse tükürmez. Uyanıklar tatile kaçar giderler, bizim gibi enayiler bayramda da çalışmayı sürdürmek zorundadırlar. Okunmayan yazarlar, genelde yaptıkları "çiçek böcek edebiyatına" sığınırlar. Okunan yazarı da "bayram günü ağır ve ciddi yazının çekilmezliği" gerçeği pusuda beklemektedir. Bir dönem "nerede o eski bayramlar" edebiyatı yapılırdı, kayık salıncak, haminnenin mendil hediyesi, yeni ayakkabı falan filan, artık o da sökmüyor. (Yazının yarısına geldik mi? Yapma yahu, daha çok mu var? Tüh.) Şimdi bir yandan, "paraya doymak bilmemiş birtakım sonradan görme kırolar" yüzünden bayramda da çıkmak zorunda kalan gazetelere selam gönderirken, bir yandan

Osmanlı da Çocuk Terbiyesi

Osmanlı'da Çocuk Terbiyesi (Özellikle Batılı Yazarların Dilinden) Genç okurlarını tarihleriyle barıştıran Yavuz Bahdıroğlu Osmanlı'nın çocuk terbiyesinde kullandığı yönteme dikkat çekti... Her sene çocukları bile etkilemeyen bir birinin b enzeri nutuklar çekip, tutmadığımız, tutmayacağımız vaatlerde bulunuyoruz. Ama çocuklarımızı nasıl yetiştirmemiz gerektiği konusunu hâlâ pek fazla düşünmüyoruz... Bu konuda özgün örneklerimize bakmıyoruz. Belki de bu yüzden Türkiye’nin insan kaynakları kurumuş vaziyette. Türkiye hemen hiçbir alanda “cevher insan” yetiştiremiyor... Oysa geçmişimiz, yalnız zaferler açısından değil, insan kaynakları açısından da son derece zengindir... Şu halde Fatih’ler, Selim’ler, Süleyman’lar, Sinan’lar yetiştirmiş ceddimizin, çocuk eğitimi konusunda, bizimkinden farklı, ama daha iyi metotları vardı... Daha fazla vakit kaybetmeden bu metodolojinin kaynaklarına ulaşmamız ve güncelleyip çağa taşımamız gerekiyor. Öncelikle şunu görmek gerekir ki, Osmanlı ailes

Osmanlı devlet sistemi. Gec de olsa ogreniyoruz

“mutlakıyet” değil, insanı merkez alan ve insana değer veren, bugünkü anlayışa yatkın demokratik bir yapıdır.   1. Osmanlı bir “Töre Devleti” kurmuştur. Başta Padişahlar olmak üzere, kanun-u kadim, özetle “töre”, herkesi bağlar. Hiç kimsenin kudret ve kuvveti “mutlak” değildir. Özellikle padişahlar denetim altındadırlar ve kanunlarla törelere uymak zorundadırlar. 2. Padişahlar savaş ve barış ilanı hakkından bile mahrumdurlar. Bunun için ulemanın onayını almak zorundadırlar. (Sultan Dördüncü Mehmed, Macari stan savaşını erteleyememiştir). 3. İsrafa ve sefahate meyleden padişahlar, ulema fetvasıyla halledilir. (Tahttan indirilir) Avrupa’daki gibi istibdat ve mutlakıyet yoktur, insanlık vardır. 4. Osmanlı Devleti, insan, hayvan ve bitkiye yönelik hizmetler üreten büyük bir hayır kurumuna dönüşmüştür. Padişahlar bu büyük hayır kurumunun garsonlarıdır! 5. Yükselme devrinde padişahların şeyhülislâmları görevden alma yetkileri yoktur, ama şeyhülislâmlar padişahları azletme y

Türklerin kadınlara muameleleri bütün milletlere örnek olmalıdır.

Kadınlarımız en büyük emanetlerimizdir GTD Örtüsüyle birer iffet abidesi olan Osmanlı kadını sokağa çıktığında en küçük bir saygısızlık   görmez.  Türklerin kadınlara muameleleri bütün milletlere örnek olmalıdır. Biz yabancıların  dikkatini çeken diğer bir husus da sokaklarda ahlak dışı hareketlere bilhassa kadınlara karşı  kesinlikle rastlanmamasıdır. Sokaklarda sarhoş erkeğe veya kadına hiç bir yerde rastlanmaz.  Şayet bir sarhoş görürseniz bunun bir gayr-i müslim olduğuna emin olabilirsiniz. Bizdeki hemen her kavganın hatta cinayetin sebebinin sarhoşluğa dayandığı hatırlanırsa bunun  ne demek olduğu daha iyi anlaşılır." Mrs. Max Müller: Türkiye Mektupları

Sultan Abdülhamid i neden seviyorum?

Sultan Abdülhamid'i neden seviyorum?  İşte cevabı: Çanakkale deniz muharebelerinin yeni başladığı günlerde Sultan Abdülhamid Beylerbeyi Sarayındadır. Doktoru Atıf Hüseyin'e söyledikleri çok düşündürücüdür: "Siz itikad etmezsiniz ama bana iki defa vaki oldu. Peygamber Efendimizin (sas) vasıflarından bahseden Şifa-i Şerif'i okuyordum. Tam kokusunu anlatan yeri okurken etrafımda tarif edemeyeceğim gü zellikte bir koku duydum. Bu, Çanakkale'nin geçilmeyeceğine işarettir. Artık gayretullaha dokundu. İnşaallah geçemeyecekler." O kokuyu duymak bir şereftir ama ona bu kalbi yorumu lehimleyebilmek bambaşka bir derinlik ister. Allah ondan razı olsun, düşmanlarını kahr u tedmir eylesin! Resimler onun yaptırdığı Yıldız Hamidiye Camii. MAASALLAH Celle Celalühu

Atatürk’ün Eski Sevgilisi

Atatürk’ün Eski Sevgilisi Fikriye Vurularak İntihar Süsü Verilmişti Fikriye Hanım M. Kemal'in yaveri 'Rusuhi Bey' tarafından vurulmuş. Fikriye Hanım, terkedilmenin acısıyla, hem Atatürk’ü hem eşini vurmaya gelmiş Çankaya’ya, önlemişler. Kaynak; “Teyzem Latife“ Kitabı

Sultan Abdülmecid bunun üzerine İrlanda ya tahıl yüklü bes gemi gönderdi

Yalan Yazan Tarih utansın Osmanlı'nın İrlanda'da bıraktığı iz İrlanda Asilzâdeleri'nin Osmanlı Padişahı'na gönderdikleri ve hâlen Topkapı Sarayı Müzesi arşivinde muhafaza edilen yardım sonrası gönderilmiş Teşekkür Mektubu'nda şöyle deniliyor: "Aşağıda imzaları bulunan biz İrlanda Asilzâdeleri, Beyefendileri ve Sâkinleri, Majesteleri tarafından acı çeken kederli İrlanda Halkı'na gösterilen cömert hayırseverlik ve alâkaya  en derin minnetlerimizi saygıyla takdim eder ve onlar adına Majesteleri tarafından İrlanda Halkı'nın ihtiyaçlarını karşılamak ve acısını dindirmek üzere cömertçe yapılan 1.000 Sterlinlik bağış için teşekkürlerimizi arz ederiz." İrlanda’yı kasıp kavuran kıtlık döneminde, Osmanlı Devleti’nin yaptığı nakdî ve aynî yardımın hatırasına 2006 Mayıs ayında Dublin’e yetmiş mil uzaklıktaki Drogheda şehrinde tören yapılarak, o döneme ait tarihî Belediye Binası'na "Şükran Plâketi" asıldı. Yaklaşık iki milyon İrlandalı'

Cumhuriyet için hepimiz asimile olduk. Selanikli nin Din sorunu vardı

Atatürk'ün Din sorunu vardı Prof. Dr. Zafer Toprak, 'Darwin'den Dersim'e Cumhuriyet ve Antropoloji' kitabında Atatürk'ün 'antropoloji ilgisini' anlatırken "Cumhuriyet için hepimiz asimile olduk" diyor. Neden Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi ve Atatürk ılke ve ınkılapları Enstitüsü kurucu yöneticisi Prof. Zafer Toprak bir süredir üzerinde çalıştığı kitabı bitirdi: ‘Darwin’den Dersi m’e Cumhuriyet ve Antropoloji’, çarşamba günü piyasaya çıkacak. Prof. Toprak, Atatürk’ün tarihçiler tarafından yeterince üstünde durulmayan entelektüel faaliyetlerine yoğunlaşıyor. Kitabı okuduğunuzda antropoloji ilgisinin bir ulus inşasında nasıl rol oynadığını, Türk tarih tezine nasıl dönüştüğünü, toplum mühendisliğinin teorik altyapısını mükemmel şekilde görüyorsunuz. ışin elbette bir de Dersim ve Kürt sorunu ayağı var. Kitabında son sözü söylemekten özellikle kaçınan Prof. Toprak’tan verdiği bilgileri bu röportajda yorumlamasını istedim. Atatürk

Kardeslerim Bunlari Bilmeliyizki ATA mizi taniyalim

Sasiracak ve Gururlanacagiz   INSAALLAH Celle Celalühu BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ? • İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran, • İlk otomobili getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan, • Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve elektrikli tramvaylar kuran, • Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonunu da tabi), • İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji müzeciliğini başlatan, • Chicago’daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan, • Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (İstanbul Darü’l-Kelb Tedavihanesi) açtıran, • Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili idi..) • Okullara (Hristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde, Türkçe’nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris’te İslam Külliyesi kuran! • Teselya savaşı sürerken saraylı ha

Osmanli da bir ilk. Osmanlı İşaret Dili

II.Abdülhamid’in açtırdığı İşitme Engelliler Okulu Osmanlılarda ilk İşitme Engelliler Okulu, II.Abdülhamid tarafından kurulan (1902) Yıldız Sağırlar Okulu'dur. Bu okulda, günümüz Türk İşaret Dili’nin muhtemel alt yapısını oluşturan Osmanlı İşaret Dili, öğretmenler tarafından okullarda sözel dille beraber kullanılıyordu. Tıpkı yazılı dilde olduğu gibi, bu okulda kullanılan işaret alfabesi de şu anda kullanılan alfabeden farklıydı. Bu okullarda batıda kullanılan işaret dillerinin kullanıldığına dair de hiçbir kanıt yoktur. Kaynak: turkisaretdili.ku.edu.tr Osmanli da isaret dili 

İslam'da Hükümlerin Esasları Kitap Sunnet Icma Kiyas

Bir kardeşimizin emeği ile hazırlanan bir taslaktır.. Okumanızı tavsiye ederim... İslam'da Hükümlerin Esasları İslam'da hükümlerin dört ana kaynağı vardır, bunlara edille-i şer'iyye denir: 1) Kitap: Allah Teala tarafından Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e vahiy yoluyla 23 senede indirilen ve bize kadar tevatüren gelen Nazmı Celil'dir. Allah'tan nasıl indirilmişse, günümüze kadar da öyle gelmiştir. Hiçbir harfi değişmemiş ve asla değişmeyecektir. "Kuran'ı kesinlikle biz indirdik ve O'nun koruyucuları da elbette bizleriz." Hicr Suresi, 9 2) Sünnet: Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in mübarek sözleri ve işlemiş olduğu şeylerdir. Sünnet 3 kısıma ayrılır: a. Kavli Sünnet: Peygamberimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) mübarek sözlerine denir. b. Fiili Sünnet: Peygamberimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) yapmış olduğu işlere denir. Abdest alış şekli, namaz kılış şekli, insanlara karşı davranışları