Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs 20, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çanakkale'de mehmetçik aç mı savaşmıştı?

ÖNYARGI HASTALIĞINDAN KURTULUP GELİN! Çanakkale'de mehmetçik aç mı savaşmıştı? ’Bir ordu midesinin üstünde yürür…’’ Napolyon 1915 de Gelibolu da Mehmetçiklerin gıda yönünden zor durumda kaldıkları ve açlıkla karşılaştıkları doğrumuydu? Bugün bazılarının iddia ettiği gibi Mehmetçik Çanakkale de ki savaşı ‘’karnı aç’’bir şekilde mi kazanılıştı? Belgeler ve hatıralar bu konuda ne diyor? Kısacası Çanakkale savaşlarında Osmanlı ordusu nasıl ve ne derece beslenmişti? Bir savaşta kuşkusuz en önemli hadiselerden biri de söz konusu ordunun beslenmesidir. Çünkü savaşta lojistik faaliyetlerin en önemlilerinden biri olan askerin beslenmesi olayı o savaşın kaderini tayin eden başlıca olgulardandır.Napolyon bu ilişkiyi ‘’…bir ordu midesinin üzerinde yürür…’’diyerekten net bir şekilde açıklamıştır. Çanakkale Savaşları başladığı anda Osmanlı Ordusunun silah sıkıntısı bariz bir şekilde görülmekte idi işin doğrusu toplamda ki Osmanlı silahları uzun soluklu bir savaş için kesinlikle yeterli değildi h

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ? • İlk defa elektriği, gazı getiren, ilk modern eczanemizi açtıran, • İlk otomobili getiren, 5 bin km kara yolunu yaptırtan, • Dünyanın ilk metrolarından birini Karaköy-Taksim arasına yaptıran, atlı ve elektrikli tramvaylar kuran, • Kudüs-Yafa, Ankara-İstanbul ve Hicaz demir yollarını yaptıran (Haydarpaşa Tren İstasyonunu da tabi), • İstanbul’un binlerce fotoğrafını çektiren, Arkeoloji müzeciliğini başlatan, • Chicago’daki turizm fuarına ülkemizi ilk kez sokan, • Kuduz aşısının bulunmasından sonra Ülkemizin ilk Kuduz Hastanesini (İstanbul Darü’l-Kelb Tedavihanesi) açtıran, • Polisiye romanların ülkemize girişini sağlayan, (14 yıl içinde basılan 4000 kitaptan sadece 200 kadarı dinle ilgili idi..) • Okullara (Hristiyan okulları dahil) gönderdiği emirde, Türkçe’nin iyi öğretilmesini isteyen, Azerbaycan okullarında Türkçe yasağını kaldıran, Paris’te İslam Külliyesi kuran! • Teselya savaşı sürerken saraylı hanımlara askerler için çamaşır diktiren de, hastaneleri ziy

Almanlar Osmanlıdan yardım istemişler.

Almanlar Osmanlıdan yardım istemişler. Son demlerini yaşamakta da olsa Fransızlar üzerine saldıkları korku Osmanlı Devletinin ne kadar şanlı bir devlet olduğunun kanıtıdır. İşte, tarihi belgeyle Almanların, fransızlara karşı Osmanlıdan yardım istemeleri: 19.yüzyılda Almanya'nın Mülheim şehrindeki Ren Nehri'nin bir yakasında Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu. Fransızlar, her sene  nehrin Almanlardaki kısmına geçip mahsulün tümünü toplayıp götürüyorlardı. O sıralar, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna fazla ses çıkaramıyorlardı tabi. Her sene böyle olunca çareyi Osmanlı Sultanına durumu yazıp, imdat istemekte bulurlar. Mektupta şöyle demektedir: "Fransızlar her sene bize zulmediyor, mahsulümüzü elimizden alıyorlar. Siz ki, dünyaya adalet dağıtan bir imparatorluğun sultani, İslamiyet'in de halifesisiniz. Bizi bu zulümden kurtarın. Asker gönderin.Ürünlerimizi bu sene olsun toplama imkanı sağlayın." Çöküş faslına girildiği bir zamana denk

Ayasofya Ayasofya seni böyle çırılçıplak soyan kim?..

Yalan Yazan Tarih utansın Ayasofya Ayasofya seni böyle çırılçıplak soyan kim?.. Derin Tarih dergisi 3. sayısını Ayasofya'ya ayırmış. Okuyucularına ve çeşitli kişilere soruyor: "Ayasofya yeniden cami haline getirilsin mi? Yoksa müze olarak mı kalsın?" Ayasofya, 1453 yılından sonra cami haline getirildi. 480 yıl cami olarak kaldı. Ayasofya'yı cami olarak vakfeden bizzat İstanbul Fatihi Sultan Mehmet Han'dır. Fatih Sultan Me hmet Han, Ayasofya vakfiyesinde diyor ki: "Kim, Allahın Kitabına ve Resulullah'ın sünnetine muhalefet ederse, Allah ve Resulü'nün haram kıldığını helalleştirmeye çalışırsa, Müslüman kardeşinin vakıflarını bozmaya, hayırlarını tahrip etmeye, hasenatını iptal eylemeye gayret gösterirse ve müminin hayır müesseselerini işlevsiz hale getirmeye taarruz ederse artık Allah gadabı -laneti- ile dönmüş olur. Son durağı ve oturağı cehennemdir. Cehennem ne kötü bir varılacak yerdir." İslam medeniyetinin en mükemmel özelliklerinin başında, va

19 Mayıs’ta Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı söylenen gemi nerede?

Bandırma Vapuru tamamen bir kandırma vapuruna dönüştü Gemi nerede gemi? Bandırma'nın hikayesi... 19 Mayıs’ta Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı söylenen gemi nerede?  Söküp satmışlar. Kim, niçin yaptı derseniz; belgeleri yok ortada... Peki gemiyi söktünüz, geminin seyir defteri nerede? O da yok... Geminin Samsun’dan önce Sinop’a uğradığı söyleniyor. Niye uğradı, kim indi, kim bindi gemiden? Sahi bu seyahat niçin bu kadar uzun sürdü? Yola çıkmak için niçin bu kadar beklendi, o da ayrı bir soru. Yani Mustafa Kemal, pusulası olmayan küçük bir taka ile, Karadeniz’in dalgalı sularına, Vahdeddin’den ve İngilizlerden gizli bir şekilde çıkmadı! Mustafa Kemal gençlere bir bayram filan da armağan etmedi. Zaten İdman Bayramı vardı, Osmanlı’dan gelen, o da kutlanıyordu, onu 19 Mayıs’la birleştirip yıllar sonra siyaset mühendisleri tarafından bugün bayram ilan edildi. Tıpkı 23 Nisan’ın Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak ilan edilmesi gibi. İstanbul Limanı da Samsun Limanı da İngilizlerin de

TESETTÜR NASIL YASAKLANDI

TESETTÜR NASIL YASAKLANDI? M.Kemal’in daha 1916′da haklarında ”Serbestliklerini vermek” notunu düştüğü ”kadın” oyunun son perdesinde sahneye itelenir.Tek bir ”Selamun Aleyküm”e bile tahammül edilmeyip,yerine ”günaydın” ın getirildiği;”Adab...-ı Muaşeret kitabı ile bir asri işaretin reklamının edildiği sırada,kadınlar yavaş yavaş ”asri hayat”a ısındırılır. Balolar,”güzel bacak” müsabakaları,güzellik yarışmaları,açılıp saçılmalar birbiri ardınca gelir. Daha Eylül 1925′te ”güzel bacak müsabakası” başlar.Aynı sıralar,kızlı-erkekli dans yarışmalarının başladığı tarihlerdir de.1931′e gelindiğinde ise,güzellik yarışmaları sıraya girer.İlginçtir,ilk ”kraliçe” aynı zamanda bir Kemalizm öğretmenidir.İkinci ”güzel” dünya güzeli seçilince,M.Kemal,bunu ”ırkının tabii güzelliği”ne bağlar ve pek memnun olur.Keriman Halis’in Ata’sına çektiği telgrafa bakılırsa,işin aslı başkadır;”Bu muvaffakiyetin,sizin memleket kadınlığına telkin ettiğiniz fikirler eseridir” O yıllar mesela 13-14 İkinci Kanun

Keriman Halis dünya güzeli

Bu Olay Halit Turhan Bey'in hatıralarında yer almaktadır: “1932 yılında Cumhuriyet gazetesinin tertiplediği güzellik yarışmasını Keriman Halis kazanmıştı. Aynı yıl Belçika'nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla dünya güzellik yarışması düzenlenmişti. 1913 yılında doğan Keriman Halis, bu yarışmaya Türkiye'yi temsilen katıldı. Günlerce Spa şehrinde kalan güzeller, çeşitli kişilerle görüştü ve ko...nuştular. Yarışma gününde jürinin önünde kızlar birer birer geçip giyimleriyle, bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar. Jüri salona geçip, puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan kürsüye geçerek : - Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa'nın Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hâkimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa bitirmiştir. Bir zamanlar sokağı bile, pencere arkasından seyredebilen Müslüman kadınların temsilcisi Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı, zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seç

Gevurdan Beter

Gevurdan Beter 6 Kasım 2012 tarihli Vakit gazetesinin 1. Sayfasından aldığımız Kan dondurucu 28 Şubat haberleri ile ilgili haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Haber aynen şu: “28 Şubat sürecinde İst. Sultanbeyli de terör estiren Tüm general Doğu Silahçıoğlu’nun Emir subayı Ünal İşgören, Komisyona Silahçıoğlu nun zulümlerini anlattı: “ Askerleri botları ile Camiye soktu, Kur’an-ı Kerimleri ve Dini kitapları toplayıp yaktırdı, Cami girişindeki Besmeleyede tükürüp tırnağı ile kazıdı.” KOÇAK: DOĞU SİLAHÇIOĞLU PROVAKASYON PEŞİNDEYDİ Savcılığa ifade veren dönemin Sultanbeyli Belediye Başkanı Nabi Koçak. “Doğu Silahçıoğlu’nun bölgede provokasyon peşinde koştuğunu belirterek meydana Fiber Atatürk büstünü diktiler. Amaç:  Bir gece vaktinde büstü yaktırıp Müslümanların üzerine yıkmaktı. Heykel yakılmasın diye 15 gün boyunca 24 saat kesintisiz nöbet tutturdum, sonra Fiber yerine tunç  heykel diktile. Silahçıoğlu, CYDD, ADD ile LİONS ve ROTERYAN temsilcilerini getirip” Kahrolsun İslam”  şeklinde

KAMAL PAŞA MÜSLÜMAN DEĞİLDİR

“KAMAL PAŞA MÜSLÜMAN DEĞİLDİR” “Devletimiz ortaokullarımızda ve liselerimizde okunması için 1931 yılında, Devlet Matbaasında 4 ciltlik bir tarih kitabı bastırdı. Bu kitabın 2. cildinde İslâmiyetle ve Hz. Peygamberle ilgili dehşet verici iddialar var. Tarih kitabının 89. sayfasında kelimesi kelimesine şöyle deniliyor: MUHAMMED’İN DAVETİ: “Muhammed, Mekke’de, müşriklik muhitinde ve tesirinde büyümüş olmasına rağmen dini meseleler ve dini düşünceler, pek derin bir surette, zihnini işgal ediyordu. Muhammed 40 yaşına geldiği zaman vatandaşlarını, kendinin bulduğu ve doğru olduğuna inandığı yeni bir dine davete başladı. Muhammed’in dâvet ettiği bu dine.... İslam denilmiştir.” Resmî olarak hazırlanan o İslâm Tarihi kitabının 90. sayfasında çocuklarımıza şu görüşler telkin edilmek istenmişti. KUR’AN VE VAHİY: “Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an denir. O, Arapların ahlak ve âdetlerinin pek fena ve pek iptidai ve ıslâha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslâh için tenha yerl